Sözler Cilt 2

Sözler Cilt 2, 219. Sayfa

arkasında hükmüyle, ilmiyle, kuvvetiyle idare eder, bakar. Ve herbir dairenin başka bir merkezi, bir
menzili vardır. Ahkâmları birbirinden ayrıdır. Tabakatları birbirinden başkadır. İşte, böyle bir sultan, istediği bir zâtı bütün o dairelerinde gezdirip, her daireye mahsus saltanat-ı şahanesini ve evâmir-i hâkimânesini gösterip, daireden daireye, tabakadan tabakaya gezdirip, tâ huzuruna getirir. Sonra bütün o dairelere taallûk eden bazı evâmir-i umumiye-i külliyeyi ona tevdi eder, gönderir.
İşte, bu misal gibi, Ezel ve Ebed Sultanı olan Rabbü'l-Âlemîn için, rububiyetinin mertebelerinde ayrı ayrı, fakat birbirine bakar şe'n ve namları vardır. Ve ulûhiyetinin dairelerinde başka başka, fakat birbiri içinde görünür isim ve alâmetleri vardır. Ve haşmetli icraatında ayrı ayrı, fakat birbirine benzer tecellî ve cilveleri vardır. Ve kudretinin tasarrufâtında başka başka, fakat birbirini ihsas eder ünvanları vardır. Ve sıfatlarının tecelliyâtında başka başka, fakat birbirini gösterir mukaddes zuhuratı vardır. Ve ef'âlinin cilvelerinde çeşit çeşit, fakat birbirini ikmâl eder tasarrufâtı vardır. Ve rengârenk san'atında ve masnûatında çeşit çeşit, fakat birbirini temâşâ eder haşmetli rububiyeti vardır.
İşte şu sırr-ı azîme binaen, kâinatı hayretfezâ acip bir tertiple tanzim etmiş. En küçük tabakat-ı mahlûkattan olan zerrâttan, tâ semâvâta ve semâvâtın birinci tabakasından, tâ Arş-ı Âzama kadar birbiri üstünde teşkilât var. Herbir semâ, bir ayrı âlemin damı ve rububiyet için bir arş ve tasarrufât-ı İlâhiye için bir merkez hükmündedir. O dairelerde ve o tabakatta, çendan, ehadiyet itibarıyla bütün esmâ bulunabilir, bütün ünvanlarla tecellî eder. Fakat, nasıl ki adliyede hâkim-i âdil ünvanı asıldır, hâkimdir; sair ünvanlar orada onun emrine bakar, ona tâbidir. Öyle de, herbir tabakat-ı mahlûkatta, herbir semâda bir isim, bir ünvan-ı İlâhî hâkimdir; sair ünvanlar da onun zımnındadır. Meselâ, ism-i Kadîre mazhar
Hazret-i İsâ aleyhisselâm hangi semâda Peygamber aleyhissalâtü vesselâm ile görüştüyse, işte o semâ dairesinde Cenâb-ı Hak Kadîr ünvanıyla bizzat orada mütecellîdir. Meselâ, Hazret-i Mûsâ aleyhisselâmın makamı olan semâ dairesinde en ziyade hükümfermâ, Hazret-i Mûsâ aleyhisselâmın mazhar olduğu Mütekellim ünvanıdır, ve hâkezâ...
İşte, zât-ı Ahmediye aleyhissalâtü Vesselâm, çünkü İsm-i Âzama mazhardır1 ve nübüvveti umumîdir2 ve bütün esmâya mazhardır.3 Elbette, bütün devâir-i rububiyetle alâkadardır. Elbette o dairelerde makam sahibi olan enbiyalarla görüşmek ve umum tabakattan geçmek, hakikat-i Miracı iktiza ediyor.
İkinci temsil: Nasıl ki bir sultanın ünvanlarından olan "kumandan-ı âzam" ünvanı, devâir-i askeriyenin serasker dairesi gibi küllî ve geniş daireden tut, tâ onbaşı dairesi gibi cüz'î ve hususî herbir dairede bir zuhuru, bir cilvesi vardır. Meselâ, bir nefer, o kumandanlık

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz