Şualar

  • Beşinci Şuâ
  • On Beşinci Şuâ
  • Birinci Şuâ
  • Sekizinci Şuâ
  • Fihrist
    • Şualar, 202. Sayfa

      İşte, yalnız mânâ-yı işârî cihetinde bu sûre-i azîme-i hârika, "Kâinatta adem âlemleri hesabına çalışan şerirlerden ve insî ve cinnî şeytanlardan kendinizi muhafaza ediniz" Peygamberimize ve ümmetine emrederek, her asra baktığı gibi, mânâ-yı işârîsiyle bu acip asrımıza daha ziyade, belki zâhir bir tarzda bakar, Kur'ân'ın hizmetkârlarını istiâzeye dâvet eder. Bu mu'cize-i gaybiye, beş işaretle kısaca beyan edilecek. Şöyle ki:
      Bu sûrenin her bir âyetinin mânâları çoktur. Yalnız mânâ-yı işârî ile, beş cümlesinde dört defa شَرِّ kelimesini tekrar etmek ve kuvvetli münasebet-i mâneviye ile beraber dört tarzda bu asrın emsalsiz dört dehşetli ve fırtınalı maddî ve mânevî şerlerine ve inkılâplarına ve mübarezelerine aynı tarihle parmak basmak ve mânen "Bunlardan çekininiz" emretmek, elbette Kur'ân'ın i'câzına yakışır bir irşad-ı gaybîdir.
      Meselâ, başta قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ cümlesi, bin üç yüz elli iki veya dört (1352-1354) tarihine hesab-ı ebcedî ve cifrî ile tevafuk edip nev-i beşerde en
      geniş hırs ve hasetle ve Birinci Harbin sebebiyle vukua gelmeye hazırlanan İkinci Harb-i Umumiye işaret eder ve ümmet-i Muhammediyeye (a.s.m.) mânen der: "Bu harbe girmeyiniz ve Rabbinize iltica ediniz." Ve bir mâna-yı remziyle, Kur'ân'ın hizmetkârlarından olan Risale-i Nur şakirtlerine hususi bir iltifatla, onların Eskişehir hapsinden, dehşetli bir şerden aynı tarihiyle kurtulmalarına ve haklarındaki imha plânının akîm bırakılmasına remzen haber verir, mânen "İstiâze ediniz" emreder gibi bir remiz verir.
      Hem meselâ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ 1 cümlesi (şedde sayılmaz) bin üç yüz altmış bir (1361) ederek bu emsalsiz harbin merhametsiz ve zâlimâne tahribatına Rûmî ve Hicrî tarihiyle parmak bastığı gibi, aynı zamanda bütün kuvvetleriyle Kur'ân'ın hizmetine çalışan Nur şakirtlerinin geniş bir imha plânından ve elîm ve dehşetli bir belâdan ve Denizli hapsinden kurtulmalarına tevafukla, bir mânâ-yı remzî ile onlara da bakar, "Halkın şerrinden kendinizi koruyunuz" gizli bir îmâ ile der.
      Hem meselâ اَلنَّفَّاثَاتِ فِى الْعُقَدِ 2 cümlesi (şeddeler sayılmaz) bin üç yüz yirmi sekiz (1328), eğer şeddedeki ل sayılsa, bin üç yüz elli sekiz (1358) adediyle bu umumî harpleri yapan ecnebî gaddarların, hırs ve hasetle bizdeki Hürriyet inkılâbının Kur'ân lehindeki neticelerini bozmak fikriyle tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalyan harpleri ve Birinci Harb-i Umumînin patlamasıyla maddî ve mânevî şerlerini, siyasî diplomatların, radyo diliyle herkesin kafalarına sihirbaz ve zehirli üflemeleriyle ve mukadderat-ı beşerin düğme ve ukdelerine gizli plânlarını telkin etmeleriyle bin senelik medeniyet terakkiyatını vahşiyâne mahveden şerlerin vücuda gelmeye hazırlanmaları tarihine tevâfuk ederek اَلنَّفَّاثَاتِ فِى الْعُقَدِ 'in tam mânâsına tetâbuk eder.
      Hem meselâ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ 1 cümlesi (şedde ve tenvin sayılmaz)

      SORU & CEVAP
      İsminiz Sorunuz