Şualar

  • Beşinci Şuâ
  • On Beşinci Şuâ
  • Birinci Şuâ
  • Sekizinci Şuâ
  • Fihrist
    • Şualar, 405. Sayfa

      Onuncu Sözün zeyilleri beyan ettikleri gibi, öyle de herbir rükün, hüccetleriyle beraber onun risaletine bir hüccettir.
      Binler şehadetleri ihtiva eden,
      Üçüncü küllî şehadet:
      وَبِشَهَادَةِ ذَاتِهِ عَلَيْهِ الصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ بِاٰلاَفِ مُعْجِزَاتِهِ وَكَمَالاَتِهِ وَعُلُوِّ اَخْلاَقِهِ
      Yani, "O zât (a.s.m.) güneş gibi kendi kendine delildir. Binler mu'cizat ve kemâlât ve yüksek, güzel ahlâkıyla risaletine ve sadıkıyetine pek kuvvetli şehadet eder."
      Evet, "Mu'cizat-ı Ahmediye" risale-i harikada üç yüzden ziyade nakl-i sahihle ispat ettiği gibi, o zât (a.s.m.) وَانْشَقَّ الْقَمَرُ 2 ve
      وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللهَ رَمٰى 1 âyetlerinin sarahatiyle, avucunun bir parmağıyla kamer iki parça olması; ve nakl-i sahih ve tevatürle, aynı avucun beş parmağından beş çeşme su akması ve susuz kalan bütün ordusu o sudan içmesi ve şahit olması ve bu acîb hârika iki defa başka yerde vuku bulması; ve aynı avuçla bir parça toprağı, hücum eden düşman ordusuna atarak, her birisinin gözüne bir avuç toprak girmesiyle hücumda iken kaçmaları; ve aynı avuçta küçük taşlar, insanlar gibi tesbih edip Sübhânallah demeleri gibi nakl-i sahihle ve bir kısmı tevatürle tarihlerde kat'iyen vukua gelen yüzer ve ehl-i tahkikin yanında bine kadar mu'cizat, elinde zuhuru; ve dost ve düşmanların ittifakıyla, onda güzel hasletlerin ve ahlâk-ı hasenenin en yüksek derecesindeHaşiye bulunması; ve arkasında tebaiyetle sülûk edip kemâlâta erişen ve hakikate aynelyakîn yetişen bütün ehl-i tahkik, ittifakla kemâlât-ı Muhammediye (a.s.m.) en yüksek derecede bulunduğuna hakkalyakîn tasdikleri; ve onun dininden gelen âlem-i İslâmın füyuzâtı ve koca İslâmiyetin hakikatleri onun harika kemâlâtına delâlet eder. Elbette o zât (a.s.m.), bizzat kendi risaletine gayet parlak ve küllî, geniş şehadet eder demektir.
      Pek çok kuvvetli şehadetleri ihtiva eden,
      Dördüncü şehadet:
      وَبِشَهَادَةِ الْقُرْاٰنِ بِمَا لاَ يُحَدُّ مِنْ حَقَۤائِقِهِ وَبَرَاهِينِهِ * 2
      Yani, "Kur'ân-ı Mucizü'l-Beyan, hadsiz hakikatler ve hüccetleriyle risaletine, sadıkıyetine şehadet eder."
      Evet, kırk vech ile mu'cize olduğu Zülfikar mecmuasında ispat edilen ve on dört asrı nurlandıran; ve nev-i beşerin beşten birisini tebeddül etmeyen kanunlarıyla idare eden; ve o zamandan şimdiye kadar bütün muarızlara meydan okuyup hiç kimse, hattâ bir sûresinin mislini getirmeye cesaret etmeyen; ve Âyetü'l-Kübrada ispat edildiği gibi, altı ciheti nuranî, şüpheler giremeyen ve altı makam-ı kübrâ hakkaniyetine imza

      SORU & CEVAP
      İsminiz Sorunuz