Sikke-i Tasdik-i Gaybi

Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 83. Sayfa

iki cereyanın keyfiyetlerine ve vaziyetlerine ima eder. Sabri'nin mektubu yolda iken ve gelmeden evvel o mektubun mânevî tesiriyle bu âyeti ve اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا 5 âyetiyle beraber düşünürken hatırıma geldi. Risale-i Nur bu derece kuvvetli işaret-i Kur'âniyeye ve şakirtleri bu
kadar kıymetli beşaret-i Furkaniyeye ve aktâbların iltifatına mazhariyetin sırrı ve hikmeti, musibetin azameti ve dehşetidir ki, hiçbir eserin mazhar olmadığı bir kudsî takdir ve tahsin almış. Demek ehemmiyet onun fevkalâde büyüklüğünden değil, belki musibetin fevkalâde dehşetine ve tahribatına karşı mücahedesi cüz'î ve az olduğu halde gayet büyük öyle bir ehemmiyet kesb etmiş ki, bu âyette işaret ve beşaret-i Kur'âniyede ifade eder ki, "Risale-i Nur dairesi içine girenler tehlikede olan imanlarını kurtarıyorlar ve imanla kabre giriyorlar ve Cennete gidecekler" diye müjde veriyorlar. Evet, bazı vakit olur ki, bir nefer gördüğü hizmet için bir müşirin fevkine çıkar, binler derece kıymet alır.
İHTAR: Geçmiş ve gelecek âyetlerin işaretleri yalnız tevafukla değil, belki herbir âyetin mânâ-yı küllîsindeki cüz'iyat-ı kesiresinden bir cüz'î ferdi Risale-i Nur olduğuna îmaen, münasebet-i mâneviyeye göre cifrî ve ebcedî bir tevafukla o münasebeti te'yiden ve ona binaen hususî ona bakar demektir.
ALTINCI ÂYET
Sûre-i Hadid'de وَيَجْعَلْ لَكُمْ نُورًا تَمْشُونَ بِهِ 1 yani, "Karanlıklar içinde size bir nur ihsan edeceğim, ki o nur ile doğru yolu bulup onda gidesiniz." Lillâhilhamd, Risale-i Nur bu kudsî ve küllî mânâsının parlak bir ferdi olduğu gibi, نُورًا deki tenvin ن sayılmak cihetiyle bin üç yüz on sekiz (1318) adediyle Resâilü'n-Nur Müellifi tedristen telif vazifesine ve mücahidâne seyahate başladığı zamanın beş sene evvelki zamanına ve çok âyetlerin işaret ettikleri bin üç yüz on altı (1316) tarihindeki mühim bir inkılâb-ı fikrîden iki sene sonraki zamana tevafuk eder ki, o zaman istihzarat-ı Nuriyeye başladığı aynı tarihtir. İşte şu nurlu âyet,
hem mânâca, hem cifirce tevafuku ise, umum vücuhu ayn-ı şuur olan Kur'ân-ı Mucizü'l-Beyanda elbette ittifakı tesadüfî olamaz.
YEDİNCİ ÂYET:
1 وَيُحِقُّ اللهُ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ şu âyet-i meşhurenin küllî mânâsının bu zamanda zâhir bir mâsadakı Risaletü'n-Nur

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz