Redirecting you...

, 288. Sayfa


YİRMİNCİ SÖZ: .... 204
"İki Makam"dır.
Birinci Makamı: ....204
Sûre-i Bakara'nın başında: Hazret-i Âdem'e meleklerin secdesi ve bir bakaranın zebhi ve taşlardan su çıkması hakkındaki üç mühim âyete karşı şeytanın gayet müthiş üç şüphesini öyle bir tarzda reddedip mahveder ki; Şeytanı ve şeytan gibi insanları öyle desiselerden perişan edip vazgeçiriyor. Çünkü onlar, tenkit ve itirazlarıyla lemeât-ı i'câziyenin kapısını açtırttılar. O üç âyetten üç lem'a-i i'câziye göründü.
İkinci Makamı: .... 211
Mu'cizat-ı enbiya Aleyhimüsselâm yüzünde parlayan bir mu'cize-i Kur'âniyeyi göstermekle beraber, mu'cizat-ı enbiyaya dair âyât-ı Kur'âniyenin ne kadar mânidar ve hikmettar olduklarını gösterir. Ve Kur'ân'da kapalı kalmış çok defineler bulunduğunu ihtar eder.
YİRMİ BİRİNCİ SÖZ: ..... 225
Birinci Makamı: .... 225
Namazın o kadar güzel bir tarzda kıymetini ve faidesini gösterir ki, en tembel ve en fâsık adama dahi namaza karşı bir iştiyak verir ve gayrete getirir.
İkinci Makamı: .... 225
Şeytanın çok istimal ettiği beş mühim desiselerini iptal ediyor. Ve vesvesesi ile mü'minlerin kalbinde açtığı yaraların beşine, güzel merhemler tarif ediyor.
YİRMİ İKİNCİ SÖZ: ..... 235
فَاعْلَمْ اَنَّهُ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللهُ 1* اَللهُ خَالِقُ كُلِّ شَىْءٍ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ وَكِيلٌ * لَهُ مَقَالِيدُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ * 2
meâlinde ve tevhid-i hakikî hakkındaki yüzer âyâtın mühim bir hakikatını "İki Makam" ile tefsir eder.
Birinci Makam: .... 235
Gayet güzel ve parlak ve muhkem bir hikâye-i temsiliye ile on iki basamak hükmünde "On İki Burhan" ile vahdâniyet-i İlâhiyeyi o kadar kat'i bir surette ispat eder ki, en mütemerrid müşrikleri de tevhide mecbur ediyor. Ve kolay, fakat kuvvetli ve basit, fakat parlak bir sûrette Vâcibü'l-Vücud'un vücudunu ve vahdetini ve ehadiyyetini bütün sıfat ve esmâsiyle ispat eder.
İkinci Makamı ise: .... 247
Hakikat-ı tevhidi ve tevhid-i hakikiyi, "On İki Lem'a" namıyla hikâye-i temsiliyenin perdesi altında on iki burhan-ı bâhire ile vahdâniyet-i İlâhiyeyi ispat etmekle beraber, evsâf-ı celâliye ve cemâliye ve kemâliyesini vahdâniyet içinde ispat ediyor. O lem'alardaki deliller, o kadar kat'idir ki; hiçbir şüphe yeri kalmıyor. Ve o kadar küllidirler ki, mevcûdat adedince, belki zerrat sayısınca marifetullaha pencereler açıyor. Ve onun ile Vâcibü'l-Vücudun vücudunu, umum sıfat ve esmâsiyle en muannitlere karşı ispat ediyor.
YİRMİ ÜÇÜNCÜ SÖZ: .... 264
لَقَدْ خَلَقْناَ اْلاِنْسَانَ فِۤى اَحْسَنِ تَقْوِيمٍ * ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِلِينَ * اِلاَّ الَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ * 1
âyetlerinin meâlindeki çok âyâtın imana dair ve terakkiyat ve tedenniyat-ı insaniyeye medar hakikatlerini "Beş Nokta" ile ve "Beş Nükte" içinde herkese taallûk eden ve herkes ona muhtaç olan on mebhas ile o sırr-ı azimi tefsir eder. İstidâdât-ı insâniye ile vezâif-i insâniyeyi, gayet mâkul ve makbul bir sûrette beyan eder.
Bu söz, şimdiye kadar binler adamı hâb-ı gafletten kurtardığı gibi, çoklarını da imana getirmiş gayet kıymettar ve yüksek olmakla beraber, temsiller ile fehmi kolaylaşmış, herkes onun dilini anlıyor.

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz