• • •
Kudretin âyineleri çoktur
Kudret-i Zülcelâlin pek çoktur mir'atları. Herbiri ötekinden daha eşeff ve eltaf pencereler açıyor bir âlem-i misale.
Sudan havaya kadar, havadan tâ esire, esirden tâ misale, misalden tâ ervâha, ervahtan tâ zamana, zamandan tâ hayale,
Hayalden fikre kadar muhtelif âyineler, daima temsil eder şuûnât-ı seyyâle.
Kulağınla nazar et âyine-i havaya: Kelime-i vahide, olur milyon kelimat.
Acip istinsah eder o kudretin kalemi, şu sırr-ı tenasülât.
• • •
Temessülün aksâmı muhtelifedir
Âyinede temessül, münkasım dört surete: Ya yalnız hüviyet, ya beraber hâsiyet, ya hüviyet hem şule-i mahiyet, ya mahiyet hüviyet.
Eğer misal istersen, işte insan ve hem şems, melek ve hem kelime. Kesifin timsalleri, âyinede oluyor birer müteharrik meyyit.
Bir ruh-u nuranînin, kendi mir'atlarında timsalleri oluyor birer hayy-ı murtabıt. Aynı olmazsa eğer, gayrı dahi olmayıp,
birer nur-u münbasıt.
Ger şems hayevân olaydı, olur harareti hayatı, ziya onun şuuru. Şu havassa mâliktir âyinede timsali.
İşte budur şu esrarın miftahı: Cebrail hem Sidrede,1 hem suret-i Dıhye'de, meclis-i Nebevîde,2
Hem kim bilir kaç yerde! Azrail'in bir anda
Allah bilir kaç yerde ruhları kabz ediyor. Peygamberin bir anda,3
Hem keşf-i evliyada, hem sadık rüyalarda ümmetine görünür, hem haşirde umum ile şefaatle görüşür.
Velilerin abdalı, çok yerlerde bir anda zuhur eder, görünür.
• • •
Müstaid, müçtehid olabilir; müşerri' olamaz