içinde kemalat-ı Muhammediyeyi (a.s.m.), ve o kemalât içinde risalet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) ve o risalet içinde çok esrâr-ı Rububiyyeti tefsir eder. Ve kat'i delillerle ispat eder bir risaledir. Muhtelif tabakattan olan insanlardan bu risaleyi kim görmüşse, karşısında hayran olup, akıldan uzak zannedilen mesele-i Mirâcı en zâhir ve vâcib ve lâzım bir tarzda gösterdiğini kabul ediyorlar. Hususan o şecere-i nuraniye-i Miracın âhirlerinde beş yüz meyveden "Beş Meyve"sini o kadar güzel tasvir eder ki, zerre miktar zevki, şuuru bulunan onlara meftun olur.
Şakk-ı Kamer Mu'cizesine dair: .... 798
Şu risale, Şakk-ı Kamer mu'cizesine bu zaman feylesoflarının ettikleri itirazlarını Beş Nokta ile gayet kat'î bir sûrette reddedip inşikak-ı kamerin vukuuna hiçbir mâni bulunmadığını gösterir. Ve âhirinde de beş icmâ ile Şakk-ı Kamerin vuku bulduğunu gayet muhtasar bir sûrette ispat eder ve Şakk-ı Kamer mu'cize-i Ahmediyesini (a.s.m.) güneş gibi gösterir.
OTUZ İKİNCİ SÖZ: .... 243-299
Üç Mevkıftır.
Birinci Mevkıf: .... 804
لَوْ كَانَ فِيهِمَۤا اٰلِهَةٌ اِلاَّ اللهُ لَفَسَدَتَا 1 âyetinin meâlindeki yüzer âyâtın vahdâniyyete dâir en mühim hakikatını öyle bir surette ispat eder ki, şirk ve küfür yolunu muhal ve mümteni gösterir. Kâinatın etrafından küfür ve şirki tardeder. Zerrat adedince vahdaniyetin delilleri bulunduğunu beyan eder. Gayet lâtif ve
yüksek mantıki bir muhâvere-i temsiliye suretinde hadsiz geniş mesâili o temsil içinde dercedip gösterir. Ve zeylinde gayet lâtif birkaç mesele var ki, hakikat oldukları halde şiirin en parlak ve geniş hayalinden daha parlak, daha geniştir.
İkinci Mevkıf: .... 822
قُلْ هُوَ اللهُ اَحَدٌ * اَللهُ الصَّمَدُ 1 'in hakikatına dâir sırr-ı ehadiyete ve vahdete gelen teşkikat ve evhâmı izale eder. Ehl-i dalâletin, ehl-i tevhide karşı ettikleri itirâzatı kat'i bir surette reddediyor. Birinci Mevkıf'tan daha