Sözler Cilt 2

Sözler Cilt 2, 412. Sayfa

ve yalnız hakikat için İslâmiyete hizmet ettiği ve hizmet-i Kur'âniyesini hiçbir şeye âlet etmediği müteaddit mahkemelerde de sabit olmuştur.
Eğer bu mezkûr hakikatlara ve eserlerindeki hak ve hakikatı gören hakperestlerin, Bediüzzaman ve eserlerinde gördükleri ve neşrettikleri âlî meziyet ve yüksek hakikata mugayir en küçük birşey olsa idi, en büyük ilâvelerle şaşaalarla ve yaygaralarla, bu yirmi beş sene içinde, din düşmanları tarafından dünyaya ilân edilecekti.
Nitekim, bütün bütün iftira ve ithamlarla, cebbar, müstebid din düşmanlarının tahrikatiyle mahkemelere sevk edildiği zaman, gazetelerin birinci sahifelerinde, bire yüz ilâvelerle teşhir ettirilmesi, tahkikat ve muhakeme neticesinde hiçbir suç olmadığı tahakkuk ederek, beraat ettiği vakit sükût edilmesi, bu hakikatın âşikâr çok delillerinden bir tanesidir.
Bediüzzaman, din kardeşlerine ziyade şefkatlidir. Onların elemleriyle elem çektiği, İslâm dünyasında hürriyet ve istiklâl için can veren, fedâî İslâm mücâhidlerinin acılarıyla muzdarip olduğu, Kur'ân ve İslâmiyete yapılan darbeler ânında çok ızdıraplar çektiği, böyle acı acıların tesiratiyle, zaten pek az yediği bir parça çorbasını da yiyemediği çok defa görülmüş ve görülmektedir.
Ekser günleri hastalıklar ve sıkıntılarla geçmektedir. Bir Nur talebesinin yazdığı gibi, "Ey Millet-i İslâmın ebedî refah ve saadeti için, dünyada rahatlık görmeyen müşfik Üstadım! Senin devam eden hastalıkların cismanî değildir. Dinimize icra edilen istibdad ve zulüm sona ermedikçe, âlem-i İslâm kurtulmadıkça senin ızdırabın dinmeyecektir." Evet biz de bu kanaattayız.
Fakat o elîm acılar, Bediüzzaman'ı asla ye'se düşürmemiş, bilâkis öyle küllî ve umumî bir dinî cihada ve dua ve ubûdiyete sevk etmiştir ki: "Kurtuluşun çâre-i yegânesi, Kur'ân'a sarılmaktır" demiş ve sarılmış. Kur'ân'da bulduğu deva ve dermanları kaleme alarak, bu zamanda bir halâskâr-ı İslâm ve nev-i beşerin saadetine medar olan Risale-i Nur eserlerini meydana getirmiştir.
Hunhar din düşmanlarının, dünyevî satvet ve şevketleri, Bediüzzaman'ı kat'iyen atâlete düşürtememiştir. "Vazifem Kur'ân'a hizmettir. Galip etmek, mağlûp etmek Cenâb-ı Hakka aittir" diye imân ederek, bir an bile faaliyetten geri kalmamıştır. Evet Hazret-i Üstad, öyle bir himmet-i azimeye mâliktir ki, ona icra edilen müthiş mezâlim, bu himmetin mukabilinde tesirsiz kalmaya mahkûm olmuştur.
Bediüzzaman, arz ve semâvâttaki mevcudatı, hayret ve istihsanla temâşa eder. Kırlarda ve dağlarda hususan bahar mevsiminde çok gezinti yapar. O seyrangâhlarda zihnen meşguliyet ve dakik bir tefekkür ve daimî bir huzur hâlindedir.
Ağaç ve nebatat ve çiçekleri, مَا شَۤاءَ اللهُ بَارَكَ اللهُ 1* فَتَبَارَكَ اللهُ اَحْسَنُ الْخَالِقِينَ 2

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz