bulunduğunu ve ism-i Rahman ve ism-i Rahim'in vesilesi şefkattir diye beyan ederek
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ 1 in güzel bir sırrını, فَاللهُ خَيْرٌحَافِظًا وَهُوَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ 2 in parlak bir nüktesini tefsir ediyor.
DOKUZUNCU MEKTUP:.... 27-30
Kerâmet ve ikram ve inâyet ve istidrâca dair mühim bir kaideyi beyan eder. Kerâmetin izharı zarar olduğu gibi, ikrâmın izhârı şükür olduğunu ve en selâmetli kerâmet ise, bilmediği halde mazhar olmak olduğunu ve hakiki kerâmet ise, kendi nefsine değil, belki Rabbine itimadını ziyadeleştiren olduğunu, yoksa istidrac olduğunu; hem hayat-ı dünyeviyeyi bahtiyarane geçirmenin çaresi, âhiret için verilen hissiyat-ı şedideyi dünyanın fâni umuruna sarf etmemek olduğunu ve aşkın, mecâzi ve hakiki iki nev'i olduğu gibi, hırs ve inat ve endişe-i istikbal gibi hissiyat-ı şedidenin dahi, mecâzi ve hakiki olarak ikişer kısmı bulunduğunu; mecâzileri gayet zararlı ve su-i ahlâka menşe' ve hakikileri gayet nâfi' ve hüsn-ü ahlâka medar olduğunu ispat eder.
Hem, İslâm ve imanın mühim bir farkını beyan eder. Yani, İslâmiyet, hakka tarafgirlik ve iltizamdır; iman ise, hakkı iz'an ve tasdiktir. Yirmi sene evvel dinsiz bir Müslüman bulunduğu gibi, şimdi de gayr-i müslim mü'min dahi bulunur gibi göründüğünü gösterir.
Hem Risale-i Nur eczaları ne derece şiddetli bir sûrette İslâmiyete tarafgirlik hissini verdiğini ve erkân-ı imaniyeyi ne derece kuvvetli ve kat'i ispat ettiğini beyan eder.
ONUNCU MEKTUP:.... 31-33
İki sualin cevabıdır.