mânâ-yı âyet tevehhüm ederek âyete taş attılar, kendi başlarını kırdılar, imanlarını uçurdular!
Elhasıl: Kıraat-ı seb'a,1 vücuh-u seb'a ve mucizât-ı seb'a ve hakaik-i seb'a ve erkân-ı seb'a üzerine nâzil olan Kur'ân semâsının o yedişer tabakalarına cin ve
şeyâtîn hükmündeki itikadsız maddî fikirler çıkamadıklarından, âyâtın nücumunda ne var, ne yok bilmeyip, yalan ve yanlış haber verirler. Ve onların başlarına o âyâtın nücumundan mezkûr tahkikat gibi şahaplar inerler ve onları yakarlar.
Evet, cin fikirli feylesofların felsefesiyle o semâvât-ı Kur'âniyeye çıkılmaz. Belki, âyâtın yıldızlarına, hikmet-i hakikiyenin miracıyla ve iman ve İslâmiyetin kanatlarıyla çıkılabilir.
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى شَمْسِ سَمَۤاءِ الرِّسَالَةِ وَقَمَرِ فَلَكِ النُّبُوَّةِ وَعَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ نُجُومِ الْهُدٰى لِمَنِ اهْتَدٰى * 1
سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَۤا اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ * 2
اَللّٰهُمَّ يَارَبَّ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ زَيِّنْ قُلُوبَ كَاتِبِ هٰذِهِ الرِّسَالَةِ وَرُفَقَۤائِهِ بِنُجُومِ حَقَۤائِقِ الْقُرْاٰنِ وَاْلاِيمَانِ اٰمِينَ * 3
ba