İşarat'ül İ'caz

İşaratul İcaz, 167. Sayfa

kelimeleriyle işaret edilmiştir.
Sonra rızkın en ekmeli, me'lûf olan kısımdır ki, derece-i kıymeti bilinsin. Meyvelerin lezzeti, teceddüd ve tebeddülündedir; lezzetin en sâfisi, hazır ve yakın olanıdır; ve en lezizi, amelinin ücreti olduğunu bilmektir. Kur'ân-ı Kerim, bu kısma da
﴾ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًا قَالُوا هٰذَا الَّذِى رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ * 3 ﴿
cümlesiyle işaret etmiştir.
مِنْ قَبْلُ Yani, "Bundan önce yediğimiz meyvelerdir veya dünyada yediğimiz meyvelerdir." Çünkü Cennetin meyveleri, birbirine benzediği gibi, dünya meyvelerine de zahiren benzerler.
وَاُتُوا بِهِ مُتَشَابِهًا Yani, "Rızıkları birbirine müteşabih olarak getirilir." Hadîste de vârid olduğuna göre, Cennetin meyveleri suretçe birdir, ama tatları, taamları bir değildir. Bu cümlede meçhul sigasıyla zikredilen اُتُوا 4 kelimesinden anlaşıldığı gibi, rızkın insana götürülmesi, büyük bir şeref ve keramete delâlet ettiğinden, büyük bir lezzeti intac ediyor.
﴾ وَلَهُمْ فِيهَۤا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ 5 ﴿ Mesken ve me'kelden sonra insanın en ziyade muhtaç olduğu, eşidir. Bu ihtiyacının Cennette temin edilmiş olduğuna, bu cümle ile işaret edilmiştir. Evet insan, bir refikaya veya bir refîke muhtaçtır ki,
tarafeyn, aralarında, hayatlarına lâzım olan şeyleri muavenet suretiyle yapabilsinler. Ve rahmetten neş'et eden muhabbet iktizasıyla, yekdiğerinin zahmetlerini tahfif etsinler. Ve gamlı, kederli zamanlarını, ferah ve sürura tebdil edebilsinler. Zaten dünyada insanların tam ünsiyeti, ancak refikasıyla olur.
﴾ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ 1 ﴿ İnsan bir nimete veya bir lezzete mazhar

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz