İşarat'ül İ'caz

İşaratul İcaz, 137. Sayfa

dolayı, herkesçe o vak'anın görünmesi ve malûm olması lâzım gelmez. Maahaza, Hicaz matla'ıyla matla'ları bir olan yerlerde, o gece yollarda bulunan kervan ve kafilelerden naklen, inşikakın vukua geldiği hakkında çok rivayetler vardır.
Üçüncü nevi mu'cizelerin reisi ve en büyüğü Kur'ân-ı Azimüşşandır ki, yedi vecihle mu'cize olduğuna mezkûr âyetle işaret edilmiştir.
Arkadaş! Şu meseleleri az çok fehmettin.Şimdi, bu âyetin mâkabliyle olan cihet-i irtibatına bakalım.
Evet, İbn-i Abbas'ın (r.a.) يَۤا اَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا 1 âyetindeki "ibadet"i, tevhidle tefsir ettiğine nazaran, evvelki âyet ispat-ı tevhid hakkındadır, bu âyet de ispat-ı nübüvvet hakkındadır. Nübüvvet-i Muhammediye (a.s.m.) ise, tevhidin en büyük bir delilidir. Demek ki bu iki âyet arasında cihet-i irtibat, aralarındaki dâlliyet ve medlûliyyet alâkasıdır. Yani biri delil, diğeri medlûldur.
Nübüvvetin ispatı, ancak mu'cizelerle olur. En büyük mu'cizesi ise, Kur'ân-ı Kerimdir. Evet, Kur'ân'ın mu'cize olduğu, âlem-i İslâmca kabul ve tasdik edilmiş bir hakikattır.
Amma muhakkikîn-i ulema tarafından, Kur'ân'ın vücuh-u i'câzı hakkında ihtilâf vâki olmuştur. Yani, i'câzını intaç eden cihetler çoktur. Herbir muhakkik, bir ciheti tercih ve ihtiyar etmiştir; aralarında muhalefet, musademe yoktur.
İ'câzın vecihleri:
1. Gaipten, istikbâlden haber vermesi.
2. Âyetlerinde tenakuz, tehalüf, hatâ bulunmaması.
3. Nazım ile nesir arasında, ediplerce gayr-ı malûm bir üslûbu ihtiyar etmesi.
4. Okur-yazar olmayan bir zattan sudur etmesi.
5. Takat-i beşeriye fevkinde ulûm ve hakaiki ihata etmesi gibi pek çok şeylerdir.
Lâkin i'câzının en yüksek veçhi, nazmındaki belâgatten doğmuştur. Evet, Kur'ân'ın bu nevi i'câzı, beşerin tâkatinden hariç bir derecededir. Bu hakikati tafsilen anlayıp

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz