Vicdandaki tecellî aynen böyle cilvedir ki incizap ve cezbe iki musaffâ cânı,
İki mücellâ camdır. Akseder içinde cemâl-i lâyezâlî, hem de nur-u imanî.
• • •
Nübüvvet beşerde zaruriyedir
Karıncayı emirsiz, arıyı yâsupsuz bırakmayan kudret-i ezeliye, elbette,
Beşeri de bırakmaz şeriatsiz, nebîsiz. Sırr-ı nizam-ı âlem böyle ister elbette.
Meleklerde Mirac, insanlarda şakk-ı kamer gibidir
Bir mirac-ı kerametle melekler, gördüler elhak ki müsellem bir nübüvvette muazzam bir velâyet var.
O parlak zât, burâka binmiş de berk olmuş, kamervâri serâser âlem-i nuru da görmüştür.
Şu şehadet âleminde münteşir insanlara hissî büyük bir mu'cize nasıl ki وَانْشَقَّ الْقَمَرُ 1 dir.2
Bu Miracdır âlem-i ervahtaki sakinlere en büyük bir mu'cize ki سُبْحَانَ الَّذِۤى اَسْرٰى 3 dır.
• • •
Kelime-i şehadetin burhanı içindedir
Kelime-i şehadet: Vardır iki kelâmı. Birbirine şahittir, hem delil ve burhandır.
Birincisi, sânîye bir burhan-ı lümmîdir. İkincisi, evvele bir burhan-ı innîdir.
• • •
Hayat bir çeşit tecellî-i vahdettir
Hayat bir nur-u vahdettir; şu kesrette eder tevhid tecellî. Evet, bir cilve-i vahdet eder kesretleri tevhid ve yektâ.
Hayat birşeyi herşeye eder mâlik. Hayatsız şey, ona nisbet ademdir cümle eşya.