Lem'alar

Lemalar, 242. Sayfa

vücudun âyinesi ve nihayetsiz bir inbisatla hadsiz vücutları kazanmasına bir vesile ve kendinden daha kıymettar, bâki, müteaddit vücutları meyve veren bir kelime-i hikmet bulunduğunu ve mensubiyet cihetiyle bir an yaşaması, ebedî bir vücut kadar kıymettar olduğunu ilmelyakin ile bildim. Çünkü, şuur-u imanla bu vücudum Vâcibü'l-Vücudun eseri ve san'atı ve cilvesi olduğunu anlamakla, vahşî evhamdan ve hadsiz firaklardan ve hadsiz mufarakat ve firakların elemlerinden kurtulup, mevcudata, hususan zîhayatlara taallûk eden ef'âl ve esmâ-i İlâhiye adedince uhuvvet rabıtalarıyla münasebet peydâ eylediğim, bütün sevdiğim mevcudata, muvakkat bir firak içinde daimî bir visal var olduğunu bildim. İşte, iman ile ve imandaki intisap ile, her mü'min gibi,
Bu vücudum dahi hadsiz vücutların firaksız envârını kazanır. Kendi gitse de onlar arkada kaldığından, kendisi kalmış gibi memnun olur.
Hülâsa, ölüm firak değil, visaldir, tebdil-i mekândır, bâki bir meyveyi sümbül vermektir.
BEŞİNCİ MERTEBE-İ NURİYE-İ HASBİYE: Yine bir vakit hayatım çok ağır şerâitle sarsıldı ve nazar-ı dikkatimi ömre ve hayata çevirdi. Gördüm ki, ömrüm koşarak gidiyor, âhirete yakınlaşmış; hayatım dahi tazyikat altında sönmeye yüz tutmuş. Halbuki, Hayy ismine dair risalede izah edilen hayatın mühim vazifeleri ve büyük meziyetleri ve kıymettar faideleri böyle çabuk sönmeye değil, belki uzun yaşamaya lâyıktır diye müteellimâne düşündüm. Yine üstadım olan حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ 1 âyetine müracaat ettim. Dedi: "Sana hayatı veren Hayy-ı Kayyûma göre hayata bak."
Ben de baktım, gördüm ki: Hayatımın bana bakması bir ise, Zât-ı Hayy-ı Kayyûma bakması yüzdür. Ve bana ait neticesi bir ise, Hâlıkıma ait bindir. Şu halde, marzî-i İlâhî dairesinde bir an yaşaması kâfidir, uzun zaman istemez.
Bu hakikat dört mesele ile beyan ediliyor. Ölü olmayanlar veyahut diri olmak isteyenler, hayatın mahiyetini ve hakikatini ve hakikî hukukunu o dört mesele içinde arasınlar, bulsunlar ve dirilsinler. Hülâsası şudur ki:
Hayat, Zât-ı Hayy-ı Kayyûma baktıkça ve iman dahi hayata hayat ve ruh oldukça bekà bulur, hem bâki meyveler verir. Hem öyle yükseklenir ki, sermediyet cilvesini alır; daha ömrün kısalığına ve uzunluğuna bakılmaz.
ALTINCI MERTEBE-İ NURİYE-İ HASBİYE: Mufarakat-i umumiye hengâmında olan harab-ı dünyadan haber veren âhirzaman hâdisâtı içinde mufarakat-i hususiyemi ihtar eden ihtiyarlık ve âhir

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz