Sikke-i Tasdik-i Gaybi

Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 62. Sayfa

âyetin kudsî mefhumuna bir fert, Risale-i Nur olduğuna, kim insafla baksa tasdik edecek. Risale-i Nur bir ferdi olduğuna mânevî münasebet kavîdir.
Madem bu âyetin makam-ı cifrîsi bin üç yüz altmış altıdır; eğer meddeler ve okunmayan hemzeler sayılmazsa altmış ikidir.
Ve madem Risale-i Nur, Kur'ân-ı Mübîn nurunu ve hidayetini neşreden bir kitab-ı mübîndir.
Ve madem zâhiren ondan daha ileri o vazifeyi ağır şerait altında yapanları görmüyoruz.
Ve madem âyetler, sâir kelamlar gibi cüz'î bir mânâya münhasır olamaz.
Ve madem delâlet-i zımnî ve işârîyle kaideten mefhum-u kelâmda dahil oluyor.
Ve madem Necmeddîn-i Kübrâ ve Muhyiddin-i Arabî (r.a.) gibi pek çok ehl-i velâyet mânâ-yı zâhirîden başka bâtınî ve işârî mânâlarla ekser âyâtı tefsir etmişler; hattâ tefsirlerinde "Mûsâ (a.s.) ve Firavundan murad, kalb ve nefistir" dedikleri halde, ümmet onlara ilişmemiş; büyük ulemadan çokları onları tasdik etmişler. Elbette, âyetin delâlet-i zımniyeyle Risale-i Nur'a kuvvetli karinelerle işareti kat'îdir; şüphe edilmemek gerektir.
Tahlil: قَدْ جَۤاءَكُمْ 1 yüz altmış dokuz, مِنَ اللهِ 2 yüz elli yedi, نُورٌ tenvinle beraber üç yüz altı وَكِتَابٌ مُبِينٌ 3 altı yüz otuz bir; يَهْدِى بِهِ اللهُ 4 yüz üç; yekûnu bin üç yüz altmış altı, eğer meddeler ve okunmayan hemzeler sayılmazlarsa, bu seneki Muharrem tarihine, yani bin üç yüz altmış ikiye tamam tevafuk eder. Eğer مُبِينٌ deki tenvin de vakfedilse, bin üç yüz on altıdır ki, hem Risale-i Nur'un mukaddematına, hem tenvinle tekemmülüne ve Birinci Şuada beyan edildiği gibi, çok âyâtın ehemmiyetle gösterdikleri aynı meşhur tarihe tevafuk eder.
ba

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz