Sözler Cilt 2

Sözler Cilt 2, 337. Sayfa

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ 
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ 
وَالصَّلٰوةُ عَلٰى سَيِّدِ الْمُرْسَلِينَ وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ * 1
 Tevhidin İki Bürhan-ı Muazzamı
Şu kâinat tamamıyla bir burhan-ı muazzamdır. Lisan-ı gayb, şehadetle müsebbihtir, muvahhiddir. Evet tevhid-i Rahmân'la, büyük bir sesle zâkirdir ki: لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ 2
Bütün zerrât hüceyrâtı, bütün erkân ve âzâsı birer lisan-ı zâkirdir; o büyük sesle beraber der ki: لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ
O dillerde tenevvü var, o seslerde merâtip var. Fakat bir noktada toplar, onun zikri, onun savtı ki: لاَ اِلٰهَ اِل هُوَ
Bu bir insan-ı ekberdir; büyük sesle eder zikri. Bütün eczası, zerrâtı küçücük sesleriyle, o bülend sesle beraber der ki: لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ
Şu âlem halka-i zikri içinde okuyor aşri, şu Kur'ân maşrık-ı nuru. Bütün zîruh eder fikri ki: لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ
Bu Furkan-ı Celîlüşşan, o tevhide nâtık burhan, bütün âyât sadık lisan, şuâât barika-i iman, beraber der ki: لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ
Kulağı ger yapıştırsan şu Furkan'ın sinesine; derinden tâ derine, sarihan işitirsin, semâvî bir sadâ der ki: لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ 1
O sestir gayeten ulvî, nihayet derece ciddî, hakikî pek samimî, hem nihayet mûnis ve mukni ve burhanla mücehhezdir. Mükerrer der ki: لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ
Şu burhan-ı münevverde, cihât-ı sittesi şeffaf ki üstünde münakkâştır müzehher sikke-i i'câz içinde parlayan nur-u hidayet, der ki: لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz