O şebnem-misal yıldız lâtif gözü içinde, bir yer yapar lem'aya, lem'a olur bir siraç, gözü olur zücâce, misbâhı nurlanıyor.
Meziyetin varsa hafâ türâbında kalsın, tâ neşvünemâ bulsun
Ey zîhassa-i meşhure, taayyünle zulmetme. Ger perde-i hafânın altında sen kalırsan, ihvânına verirsin ihsan ve bereketi.
Herbir ihvânın altında sen çıkması, hem de o sen olması imkân ve ihtimali, herbirine celb eder bir nazar-ı hürmeti.
Eğer taayyün edip perde altından çıksan, mükerrem iken altında, üstünde zalim olursun. Güneş iken orada, burada gölge edersin,
İhvânını düşürttürüp hem nazar-ı hürmetten. Demek taayyün ve teşahhus zalim birer emirdir. Sahih doğru böyle ise, hem de böyle görürsün.
Nerede kaldı yalancı tasannu ve riyâ ile kisb-i teşahhus-u şöhret? İşte bir sırr-ı azîm ki hikmet-i İlâhî, hem o nizam-ı ahsen.
Bir ferd-i fevkalâde, kendi nev'i içinde setr ile perde çeker, bununla kıymet verdirir, hem de eder müstahsen.
İşte sana misali: İnsan içinde veli,1 ömür içinde ecel,2 olmuş meçhul ve mühmel. Cumada müstetirdir bir saat, kabul olur dua edersen.3
Ramazan'da münteşir bir leyle-i zû-kadîr.4 Esmâü'l-Hüsnâda muzmer iksir-i İsm-i Âzam.5 Bu misallerin haşmeti, hem de o sırr-ı hasen,
İphamda izhar eder, ihfâda ispat eder. Meselâ, ecelin iphamında bir muvazene vardır; her dakikada tutar ne vaziyet alırsan.
Kefeteyn-i havf ü recâ, hizmet-i ukbâ-dünya tevehhüm-ü bekâî, lezzet-i ömrü verir. Yirmi sene müphem bir ömür olsa ahsen,
Nihayeti muayyen bin senelik bir ömre. Zira nısfı geçerse, her saati geldikçe güya adım atarak darağacına gidersin.
Şey'en şey'en üzülmek ve hem de teselli vermez; sen de rahat etmezsin.
• • •
Allah'ın rahmet ve gazabından fazla tahassüs hatadır
Allah'ın rahmetinden fazla rahmet edilmez. Allah'ın gazabından fazla gazap edilmez.