Sözler Cilt 2

Sözler Cilt 2, 363. Sayfa


Öyle ise işi bırak o Âdil-i Rahîme. Fazla şefkat elemdir; fazla gazap zemîme.
• • •
İsraf sefahetin, sefahet sefaletin kapısıdır
Ey müsrifli kardeşim! Tagaddî noktasında bir iken iki lokma; bir lokma bir kuruşa, bir lokma on kuruşa.
Hem ağıza girmeden, hem boğazdan geçtikten, müsâvi bir olurlar. Yalnız ağızda, o da kaç saniyede, bîhûşe verir nûşe.
Zevkî bir fark bulunur, daim onu aldatır o kuvve-i zâika; bedene, hem mideye kapıcı müfettişe.
Onun tesiri menfi, müsbet değil. Vazife yalnız kapıcıyı taltif ve memnun etmek. Nûş verirsin o bîhûşa.
Aslî vazifesinde onu müşevveş etmek, tek bir kuruş yerine on bir kuruşu vermek, olur şeytanî pîşe.
İsrafın en sefîhi, tebzîrin en sakîmi, bir tarzdır bir çeşidi. Heves etme bu işe.
• • •
Zâika telgrafçıdır; telziz ile baştan çıkarma
Haşiye Rububiyet-i İlâh, hikmet ve inâyeti, ağızla hem burunla iki merkezi teşkil eylemiştir içinde hudut karakolu. Hem,
Muhbirleri de koymuş. Şu âlem-i sagirde damarları telefon, âsapları telgraf hükmüne vaz eylemiş. Şâmme telefonu, hem
Telgrafa zâika inâyet memur etmiş o Rezzâk-ı Hakikî, erzak üstüne koymuş rahmetten bir tarife, taam ve levn ve hem
Rayiha. İşte şu havass-ı selâse, o rezzak cânibinden birer ilânnâmesi, birer davetnâmesi, bir izinnâmesi, hem
Bir dellâldır ki, muhtaç ve müşteriler hep onlarla celb olur.
Mürtezik hayvanlara zevk ve rüyet ve şemm, birer âlet vermiş. Hem,
Taamları muhtelif ziynetlerle süsletmiş. Hevâî gönülleri avutup, lâkaytları tehyic ile cezb etmiş. Vaktâ, taam girse, hem
Ağıza, birden bire zâika her tarafa bir telgraf çekiyor bedenin aktârına. Şamme telefon veriyor, gelen taam nev'i, hem
Çeşitleri de söyler. Hâcetleri muhtelif, ayrı ayrı mürtezik, ona göre davranır, ona da hazırlanır. Ya cevab-ı red gelir, hem

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz