Risale-i Nur'un tamam olması ve bu cümle-i Aleviyenin meâlini, yani, karanlığı dağıtacak, asâ-yı Mûsâ (Aleyhisselâm) gibi ışık verecek, sihirleri iptal edecek" bir risaleden haber vermesi; ve bu mecmuanın "Meyve" kısmı bir müdafaa hükmüne geçip başımıza çöken dehşetli, zulümlü zulmetleri dağıttığı gibi, "Hüccetler" kısmı da, Nurlara karşı cephe alan felsefe karanlıklarını izale edip Ankara ehl-i vukufunu teslime ve tahsine mecbur etmesi; ve istikbalde zulmetleri dağıtacak çok emâreler bulunması; ve asâ-yı Mûsâ (Aleyhisselâmın) bir taşta on iki çeşme akıtmasına ve on bir mu'cizeye medar olmasına mukabil ve müşabih bu son mecmua dahi, "Meyve", on bir mesele-i nurâniyesi ve "Hüccetullahi'l-Bâliğa" kısmı on bir hüccet-i katıası bulunması cihetinde bize kanaat verdi ki, İmam-ı Ali Radıyallahu Anh, o fıkra ile doğrudan doğruya bu Asâ-yı Mûsâ ismindeki mecmuaya bakar ve ondan tahsinkârane haber verir.
Salisen: Nur santralı ve Yirmi Yedinci Mektupta çok ehemmiyetli fıkraları bulunan Sabri'nin bu defaki mersiyesini Lâhikaya geçirdik ve size de gönderdik.
Ve çalışkan mübareklerden ve Nurların neşrine çok hizmet eden Hafız Mustafa'nın yedi yaşında iken Altıncı Şuâyı ve bana bir mektup yazan tam mübarek, mâsum mahdumu, burada, mâsumlar içinde Nurlara bir iştiyak uyandıracak. Onun namı Said Nurî olmalı; Nursî köydür, mânâsız olur. 'Sin' olmasın, yalnız 'ye' olsun; tâ Nurlara alâkasını göstersin. Daha çok şeyler yazacaktım, fakat başımda çok vazifeler ve işler bulunmasından kısa kesmeye mecbur oldum.
Said Nursî
- 93 -
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvelâ: İkinci vazife Mu'cizât Mecmuasına birinci vazifeyi bitirenler başlamalarını müjde vermeniz, sizleri bu hizmet-i imaniyede bana hakikî kardeş veren Erhamürrâhimîn, beni hadsiz şükre sevk eyledi. Hatt-ı Kur'ânî lehinde birincisinin bir kerameti, merkezde hatt-ı Kur'ânînin bir kursu açılması olduğu gibi, inşaallah ikincisi, daha mu'cizâne bir keramet gösterecek.