dâvâ, bâki olan âlemi kazanmaktır. İnsanın itikadı sağlam olmazsa, dâvâyı kaybeder. Hakiki dâvâ budur. Bunun haricindeki dâvâlara karışmak zararlıdır. Siyasetle meşgul olan, ehemmiyetli hizmetlerinden geri kalır. Hem de siyaset boğuşmalarına kapılanlar, selâmet-i kalbini kaybeder" der.
3. Yirmi Altıncı Lem'ada "İhtiyar dünyada benim hakikî vazifem, neşr-i esrar-ı Kur'âniyedir" (Sayfa: 384). Bu memleketle, hamiyet-i İslâmiye noktasından alâkadarım. Yoksa benim ne hanem var, ne evlâdım" (Sayfa: 396).
4. Yirmi Birinci Lem'ada kardeşlerine verdiği öğütlerden birinci düstur: "Amelinizde rıza-i İlâhî olacak, maddî menfaat fikri olmayacak" (Sayfa: 268). Bu yazılarda, "Ben, sofî değilim," "Mesleğimiz tarikat değildir" "Hubb-u câh ve nazarı kendine celb etmek, ruhî bir marazdır. Buna gizli bir şirk denir. Eğer mesleğimiz şeyhlik olsaydı, makam bir olurdu; o makama çok namzetler olurdu. Mesleğimiz uhuvvettir. Kardeş kardeşe peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz..."