Sözler Cilt 2

Sözler Cilt 2, 279. Sayfa


Şu terahhum, tahannün mânâlarını cilveye sevk eden, elbette bir cemâl ve kemâl-i zâtîdir ki, tezahür etmek ister. Cemîl ismini ve Cemîl isminde münderiç olan Vedûd ve Rahîm isimlerini okutturuyor. Çünkü cemâl bizzat sevilir. Zîcemâl ve cemâl, kendi kendini sever. Hem hüsündür, hem muhabbettir. Kemâl dahi bizzat mahbubdur, sebepsiz olarak sevilir. Hem muhibdir, hem mahbubdur. Madem nihayetsiz derece-i kemâlde bir cemâl ve nihayetsiz derece-i cemâlde
bir kemâl nihayet derecede sevilir, muhabbete ve aşka lâyıktır. Elbette, âyinelerde ve âyinelerin kabiliyetlerine göre lemeâtını ve cilvelerini görmek ve göstermekle tezahür etmek ister.
Demek, Sâni-i Zülcelâlin ve Hakîm-i Zülcemâlin ve Kadîr-i Zülkemâlin zâtındaki cemâl-i zâtî ve kemâlât-ı zâtiyesi terahhum ve tahannün ister ve Rahmân ve Hannân isimlerini tecellîye sevk eder.
Terahhum ve tahannün ise, rahmet ve nimeti göstermekle Rahîm ve Mün'im isimlerini cilveye sevk eder.
Rahmet ve nimet ise teveddüd, taarrüf şe'nlerini iktiza edip Vedûd ve Mâruf isimlerini tecellîye sevk eder, masnuun bir perdesinde onları gösterir.
Teveddüd ve taarrüf ise, lütuf ve kerem mânâlarını tahrik eder, Lâtif ve Kerîm isimlerini, masnuun bazı perdelerinde okutturuyor.
Lütuf ve kerem şe'nleri ise, tezyin ve tenvir fiillerini tahrik eder, Müzeyyin ve Münevvir isimlerini, masnuun hüsün ve nuraniyeti lisanıyla okutturur.
Ve o tezyin ve tahsin şe'nleri ise, sun' ve inâyet mânâlarını iktiza eder ve Sâni ve Muhsin isimlerini, o masnuun güzel simasıyla okutturur.
Ve o sun' ve inâyet ise, bir ilim ve hikmeti iktiza eder ve ism-i Alîm ve Hakîm'i, o masnuun intizamlı, hikmetli âzâsıyla okutturur.
O ilim ve hikmet ise, tanzim, tasvir, teşkil fiillerini iktiza ediyor; Musavvir ve Mukaddir isimlerini, masnuun heyetiyle, şekliyle okutturur, gösterir.
İşte, Sâni-i Zülcelâl, bütün masnuatını öyle bir tarzda yapmış ki, ekserisi, hususan zîhayat kısmı, çok esmâ-i İlâhiyeyi okutturur. Güya herbir masnuuna ayrı ayrı, birbiri üstünde yirmi gömlek giydirmiş, yirmi perdeye sarmış; her gömlekte, her perdede ayrı ayrı esmâsını yazmış.
Meselâ, temsilde gösterildiği gibi, tek güzel bir çiçekle, insanın kısm-ı sânisinden bir ferd-i hasnânın yalnız zâhirî hilkatlerinde çok sahifeler vardır. Başka büyük ve küllî masnuatı o iki cüz'î misale kıyas et.
Birinci sahife: Umumî şekil ve miktarını gösteren heyettir ki, yâ Musavvir, yâ Mukaddir, yâ Munazzım isimlerini yad eder.
İkinci sahife: Suretlerinde ayrı ayrı âzâların inkişafıyla hasıl olan çiçek ve insanın basit heyetidir ki, o sahifede Alîm, Hakîm isimleri gibi çok isimler yazılıyor.
Üçüncü sahife: O iki mahlûkun ayrı ayrı âzâlarına ayrı ayrı hüsün ve ziynet vermekle, o sahifede Sâni ve Bâri' isimleri gibi çok isimler yazılıyor.
Dördüncü sahife: Öyle bir ziynet ve hüsün, o iki masnua veriliyor ki, güya lütuf ve kerem tecessüm etmiş, onlar olmuş. O sahife yâ Lâtif, yâ Kerîm gibi çok isimleri yad eder, okur.
Beşinci sahife: O çiçeğe leziz meyveler, o hasnâya sevimli evlâtlar, güzel ahlâklar takmakla, o sahife yâ Vedûd, yâ Rahîm, yâ Mün'im gibi isimleri okutturuyor.
Altıncı sahife: O in'âm ve ihsan sahifesinde yâ Rahmân, yâ Hannân gibi isimler okunuyor.
Yedinci sahife: O nimetlerde, o neticelerde öyle lemeât-ı hüsün ve cemâl görünüyor ki, hakikî bir şevk ve şefkatle yoğrulmuş halis bir şükür ve sâfi bir
muhabbete lâyık olur. O sahifede yâ Cemîl-i Zülkemâl, yâ Kâmil-i Zülcemâl isimleri yazılı okunuyor.
İşte, yalnız bir güzel çiçek ve hasnâ bir insan ve yalnız maddî ve zâhir suretinde bu kadar esmâyı gösterirse, acaba umum çiçekler ve bütün zîhayat ve büyük ve küllî mevcudat, ne derece ulvî ve küllî esmâyı okutuyor, kıyas edebilirsin.

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz