﴾ وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ 3 ﴿ Bu و atıf içindir. Halbuki burada atfın tarafeyni arasında münasebet yoktur. Öyleyse, bu münasebeti bulmak için takdire ihtiyaç vardır. Şöyle ki: وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ 4 "Öyleyse, bu büyük ecramın Hâlıkı Odur." وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ "Öyle ise o ecramdaki san'atı tanzim, tahkim eden Odur."
İlsakı ifade eden بِكُلِّ 5 kelimesindeki ب ilmin, malûmdan infikâk ve infisalinin mümkün olmadığına işarettir.
كُلِّ 1 tâmimi ifade eden bir edattır. Burada ifade ettiği tâmimden hiçbir şeyin, hiçbir ferdin tahsisi ve daire-i şümulünden ihracı yoktur. Bu itibarla
مَا مِنْ عَامٍّ اِلاَّ وَقَدْ خُصَّ مِنْهُ الْبَعْضُ 2 olan kaide-i külliyeyi tahsis ediyor. Çünkü kendisi bu kaidenin şümulünden hariç kalmıştır.
شَىْءٍ 3 Bu kelime vacip, mümkin, mümtenie şâmildir.
عَلِيمٌ 4 Yani, zâtı ile ilim arasında zarurî, lüzumî sübut vardır.
ba