سَوَۤاءٌ 2 kelimesiyle işaret yapılmıştır.
Sonra, fevkaniyeti ifade eden عَلَيْهِمْ 3 'deki عَلَى onların yüzleri yere yapışmış gibi, başlarını kaldırıp âmirlerinin sözünü dinleyemediklerine işarettir.
Ve keza mânâya bir zarar ve bir halel iras etmeyen ve terkine tercih edilen عَلَيْهِمْ 'in zikri, Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâma nazaran, inzarın, adem-i inzar gibi olmadığına işarettir. Zira inzarda ecr ü sevap vardır.
ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ 4 cümlesindeki hemze ile اَمْ müsavatı ifade ettiğinden سَوَۤاءٌ kelimesine tekittir. Yahut سَوَۤاءٌ kelimesinden müsavatın bir mânâsı, hemze ile اَمْ 'den ikinci mânâsı irade edilir. Çünkü, müsavatın medarı ya adem-i faidedir veya mûcibin adem-i vücududur.
S - İstifham şekliyle müsavatı ifade etmekte ne mânâ vardır?
C - Yapmış olduğu fiilinde bir faidesi olmayan muhatabın fiilinin faidesiz
olduğuna lâtif ve mukniâne bir vecihle ikaz edilmesi ancak istifham ile olur ki, muhatap, fiilini düşündükten sonra, kötü neticesini nazara alarak kalbi mutmain olsun.
S - سَوَۤاءٌ 1 kelimesi inzar ve adem-i inzardan mecaz ise, aralarındaki alâka nedir?
C - İstifhamın müsavatı tazammun etmesidir. Zira istifham