Tarihçe-i Hayat

Tarihçe-i Hayat, 178. Sayfa

giriştiği ve heyet-i umumiyesine Risale-i Nur adını verdiği ve kısım kısım yazdırdığı bu eserlerini muhtelif vasıtalarla gizli gizli çoğalttırarak Antalya, Aydın, Milas, Eğirdir, Dinar ve Van gibi mıntıkalarda, adamlarının delâletiyle neşir ve tâmim ettirdiği, bu eserlerden devletin emniyet-i dahiliyesini ihlâl edebilecek olanlarına mahrem ve yarım mahrem diyerek işaretler koyduğu ve bu suretle istihdaf ettiği gayeyi kendisinin de kabul ve izhar etmiş bulunduğu" hakkındaki fıkraya karşı, şu kat'î ve izahlı cevabın, sizin evvelce zaptınıza geçen "Son Müdafaa" namındaki otuz beş sahifelik müdafaatımı itirazname olarak takdimle beraber derim ki:
Yüz bin defa hâşâ! İman ilmini rıza-yı İlâhiden başka birşeye âlet etmemişim ve edemiyorum ve kimsenin de hakkı yoktur ki edebilsin. Ve Risale-i Nur namı altındaki yüz yirmi beş risale, yirmi sene zarfında telif edilmiş.
Mahrem dediğimiz risaleler ise, üç tanesi bize gurur ve riyaya medar olmamak için mahrem demişim. Şimdi ise, o setr-i mahremin bir köşesini fâş etmeye mecbur olarak derim ki: O mahremlerden birisi keramet-i Gavsiye, ikinci keramet-i Aleviye, üçüncü, sırr-ı ihlâsa ait risalelerdir ki, o iki keramet, benim  
haddimden yüz derece fazla ve hizmet-i Kur'âniyemi takdir suretinde, Hazret-i Ali ile Hazret-i Gavsın işaretleridir. Ve riyadan, gururdan, enaniyetten kurtaracak sırr-ı ihlâsa dair risaleye, en has kardeşlerime mahsus olarak, mahrem denmiştir. Âsâyiş-i dahiliye ile bunların ne münasebeti var ki onlar medar-ı itham oluyorlar? İkinci kısım mahremler ise, "Dârü'l-Hikmet"te ve dokuz sene evvel Avrupa itirazatına ve Doktor Abdullah Cevdet'in dinsizce hücumlarına karşı yazdığım bir-iki risale ve bazı memurların bana insafsızcasına ve gaddarane tecavüzlerine karşı şekvâ suretinde yazdığım iki küçük risaledir ki, son müdafaatımda bahsetmişim. Bu dört risalenin telifinden bir zaman sonra, serbestî kanunlarına ve hükûmetin işine hiçbir cihette temas etmemek için, onların neşrini men' edip, "mahremdir" demişim, en has bir-iki kardeşime mahsus kalmıştır. Delilim de şudur ki: Bu kadar taharriyatınızda, o mahrem denilen risalelerin hiçbir yerde bulunmamasıdır. Yalnız umumun fihristesi elinize geçmiş, o fihristeye göre bu noktalardan istizaha lüzum görülmüş, ben de cevap vermişim, o cevap da zaptınıza geçmiştir.
İddianamede, müteaddit mıntıkalar ve Risale-i Nur'un neşir ve tâmimine adamlar vasıtasıyla çalıştığım beyan ediliyor. Cevaben derim ki:
Ben bir köyde, gurbette, kimsesiz, hüsn-ü hattım yokken, tarassut altında, herkes benim muavenetimden çekinirken, yalnız gayet mahdut

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz