Tarihçe-i Hayat

Tarihçe-i Hayat, 251. Sayfa

merhum Ali Rıza Efendi Hazretleri, o hocanın itirazını red ve Risale-i Nur'un hakkaniyetini tam tasdik ediyor…
Bir müddet sonra, bir hayvan ürküp, Üstadımızın bacağını incitiyor. Aylarca, ıztıraplar içinde, vazife-i ubudiyetini ve Risale-i Nur'un hizmet-i kudsiyesini çok müşkülâtla ifa edebildi. Sonra dağda müthiş bir zehirlenmeden mütevellid gayet ağır surette hasta iken, Denizli hapsi tevkifi meydana çıktı. Fakat o ferd-i ferîd, tahammülü pek müşkül bu dehşetli halde, hem hizmet-i imaniye ve Kur'âniyedeki azm-i metînini, hem ubudiyetteki vezâifi ifaya son derece gayret edip asla fütur getirmeden ulü'l-azmâne bir sabır ile sebat ediyordu.
Yine, Üstadımız tevkifimizden evvel mükerreren buyururlardı ki: "Ehl-i dünya, Risale-i Nur'a ilişmesinler, ilişirlerse, âfetlerin hücumuna sebep olurlar." Hakikaten herkesçe malûmdur ki, Risale-i Nur şakirtleri tevkif edilir edilmez her tarafta âfetler, zelzeleler, hastalıklar başlardı; tâ Risale-i Nur'un hakkaniyeti tasdik olunup vatana faideli olduğu itiraf edilinceye kadar çok yerlerde, ezcümle Kastamonu'da zelzele devam etti. Hattâ Kastamonu'nun tarihî yüksek ka'lası—ki bazı risalelerin medresesi hükmüne geçti—Risale-i Nur'a ve müellifi olan Üstadımıza iştiyak ve hasretinden matem tutup, en sağlam köklü taşlarını aşağı atarak, Üstadımızın ihbar-ı gaybîsini maddeten tasdik etmiştir.
Üstadımız tevkifimizden mukaddem buyururlardı ki: "Risale-i Nur'a müthiş bir hücum plânı var, fakat merak etmeyiniz. Müjde, inâyet-i İlâhiye imdadımıza yetişecek. Şöyle ki:
"Bugün, okumak için Hizb-i Âzam-ı Nuri'yi açmıştım, birden karşıma:
وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَاِنَّكَ بِاَعْيُنِنَا وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ * 1
âyeti çıktı. Mânen, 'Bana bak!' dedi. Ben de baktım, gördüm ki; mânâsının çok tabakalarından hususan mânâ-yı işarîsiyle ve cifrîsiyle hem hapis musibetine, hem necatımıza işaret ve bize beşaret ediyor" buyurdular. İşte Denizli mahkemesi, beraat kararı vermezden dokuz ay evvel, bilâ-tereddüt bu âyetin definesinden aldığı cevheri izhar edip, hem bu âyet-i kerimenin mühim nükte-i i'cazını keşf, hem de bu kuvve-i mâneviyeye muhtaç zayıf talebelerini tebşir etmekle bizleri mesrur eylemişlerdir. Bu âyetin tam izahı, Denizli müdafaasında ve lâhikasındadır."
Nüsha-i nâdire-i zaman olan Üstadımız, gayet şecî ve metin ve ulü'l-azmâne bir cesaret-i fevkalâdeye mâlik bir lisanü'l-haktır ki, hak yolunda

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz