Tarihçe-i Hayat

Tarihçe-i Hayat, 96. Sayfa

tek tük ecnebîlerin hoşuna gitmeyecek.
Eğer o mübarek camiye ve o muazzam cemaat içine o adam girdiği vakit, süflî ve edepsizcesine fuhşa ait şarkıları bağırıp çağırsa, raksedip zıplasa, o vakit o haylâz çocukları güldürecek, o serseri ahlâksızları fuhşiyâta teşvik ettiği için hoşlarına gidecek ve İslâmiyetin kusurunu görmekle mütelezziz olan ecnebîlerin istihzâkârâne tebessümlerini celb edecek. Fakat umum o muazzam ve mübarek cemaatin bütün efradından bir nazar-ı nefret ve tahkir celb edecektir. Esfel-i sâfilîne sukut derecesinde nazarlarında alçak görünecektir.
İşte, aynen bu misal gibi, âlem-i İslâm ve Asya, muazzam bir camidir. Ve içinde ehl-i iman ve ehl-i hakikat, o camideki muhterem cemaattir. O haylâz çocuklar ise, çocuk akıllı dalkavuklardır. O serseri ahlâksızlar, frenkmeşrep, milliyetsiz, dinsiz heriflerdir. Ecnebî seyircileri ise, ecnebîlerin naşir-i efkârı olan gazetecilerdir. Herbir Müslüman, hususan ehl-i fazl ve kemal ise, bu camide, derecesine göre bir mevkii olur, görünür, nazar-ı dikkat ona çevrilir.
Eğer İslâmiyetin bir sırr-ı esası olan ihlâs ve rıza-yı İlâhî cihetinde, Kur'ân-ı Hakîmin ders verdiği ahkâm ve hakaik-i kudsiyeye dair harekât ve a'mâl ondan sudur etse, lisan-ı hali mânen âyât-ı Kur'âniyeyi okusa, o vakit mânen âlem-i İslâmın herbir ferdinin vird-i zebânı olan اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ 1 duasında dahil olup hissedar olur ve umumu ile uhuvvetkârâne alâkadar olur. Yalnız, hayvânât-ı muzırra nev'inden bazı ehl-i dalâletin ve sakallı çocuklar hükmündeki bazı ahmakların nazarlarında kıymeti görünmez.
Eğer o adam, medar-ı şeref tanıdığı bütün ecdadını ve medar-ı iftihar bildiği bütün geçmişlerini ve ruhen nokta-i istinad telâkki ettiği Selef-i Sâlihînin cadde-i nuranîlerini terk edip, heveskârâne, hevâperestâne, riyâkârâne, şöhretperverâne, bid'akârâne işlerde ve harekâtta bulunsa, mânen bütün ehl-i hakikat ve ehl-i imanın nazarında en alçak mevkie düşer.
  اِتَّقُوا فِرَاسَةَ الْمُؤْمِنِ فَاِنَّهُ يَنْظُرُ بِنُورِ اللهِ 2 sırrına göre, ehl-i iman ne kadar âmi ve cahil de olsa, aklı derk etmediği halde, kalbi öyle hodfuruş adamları soğuk görür, mânen nefret eder.
İşte, hubb-u caha meftun ve şöhretperestliğe müptelâ adam (ikinci adam), hadsiz bir cemaatin nazarında esfel-i sâfilîne düşer; ehemmiyetsiz ve müstehzî ve hezeyancı bazı serserilerin nazarında muvakkat ve menhus bir mevki kazanır.
اَلْاَخِلاَّۤءُ يَوْمَئِذٍ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ اِلاَّ الْمُتَّقِينَ 1sırrına göre, dünyada zarar, berzahta azap, âhirette düşman bazı yalancı dostları bulur.

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz