ona işaret eder ve mânâ-yı remziyle ondan haber verir ve ihbar-ı gayb nev'inden bir lem'a-i i'câziyeyi gösterir denilebilir.
Tahlil: Bir ش iki ر yedi yüz; ف م ن ل iki yüz; ص د ﻫ ا yüz; س م yüz; İsm-i Celâl اَللهُ altmış yedi; iki ل altmış; فَهُوَ doksan bir; لِلاِسْلاَمِ de iki veya üç ( ا ) iki veya üç ح sekiz; نُورٍ مِنْ رَبِّهِ 1 "Risale-i Nur" her ikisinde نُورٍ var. Risalede ر , رَبِّهِ deki ر 'ya mukabildir. Eğer نُورٍ deki tenvin sayılsa, اَلنُّورِ da dahi şeddeli ن sayılır yine ittihad ederler. نُورٍ dan başka مِنْ رَبِّهِ doksan yedi ederek Risale-i Nur'da kalan س ل ﻫ iki ( ا ) dahi doksan yedi ederek tam tevafuk eder. Türkçe telaffuzda Risale-i Nur hemzeyle okunması zarar vermez.
Sûre-i Mâide'nin on beşinci âyeti قَدْ جَۤاءَكُمْ مِنَ اللهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبِينٌ * يَهْدِى بِهِ اللهُ 2 Sûre-i Nisâ'nın âhirinde يَۤا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَۤاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَاَنْزَلْنَا اِلَيْكُمْ نُورًا مُبِينًا 3 âyeti gibi,
Risale-i Nur'a mânâ ve cifir cihetiyle, mânâ-yı işârî efradından olduğuna kuvvetli bir karine buldum.
İkinci âyet olan Sûre-i Nisâ âyeti, Birinci Şua olan İşârât-ı Kur'âniyede, Üstadım işaretini beyan etmiş. Birinci âyet olan Sûre-i Mâide'nin on dördüncü âyeti hem bunun işaretini teyid ediyor, hem de اَفَمَنْ شَرَحَ الله ُ 1 âyetinin işaretini tasdik ediyor.
Evet, bu asırda mânâ-yı işârî tabakasından tam şu