Sayfanın alttan 4. Satırında bulunan Onlar sizin hakikî malikinizdir. ifadesi bazı Risale-i Nur Külliyatlarında Onlar sizin hakikî malınızdır. şeklinde yazılmıştır.
vazife-i ilmiyeyi mukaddesatın muhafazasına sarf edip tehlikeyi dörtten bire indirmeleri, onların mecburiyetle bazı ruhsatlarına ve kusurlarına inşaallah kefaret olur" diye kalbime şiddetle ihtar edildi.
Ben dahi sizleri ve sizin gibilerini, o vakitten beri yine eski medrese kardeşlerim ve ders arkadaşlarım diye hakikî uhuvvet nazarıyla bakmaya başladım. Onun için benim bu şiddetli tesemmüm hastalığım vefatımla neticelenmesi düşüncesiyle, Nurlara benim bedelime hakikî sahip ve hâmi ve muhafız olacağınızı düşünerek, üç sene evvel sizin ısrarla bir takım Risale-i Nur'u istemenize binaen vermek niyet etmiştim. Şimdi hem mükemmel değil, hem tamamı değil; Nur şakirtlerinden üç zatın on beş sene evvel yazdıkları bir takımı sizin için
şiddetli hastalığım içinde bir derece tashih ettim. Bu üç zatın kaleminin benim yanımda on takım kadar kıymeti var. Senden başka bu takımı kimseye vermeyecektim. Buna mukabil onun mânevî fiyatı üç şeydir:
Birincisi: Siz mümkün olduğu kadar Diyanet Riyasetinin şubelerine mümkünse eski harf, değilse yeni harfle ve has arkadaşlarımdan tashihe yardım için birisi başta bulunmak şartıyla, memleketteki Diyanet Riyasetinin şubelerine yirmi otuz tane teksir ederek göndermektir. Çünkü haricî dinsizlik cereyanına karşı böyle eserleri neşretmek, Diyanet Riyasetinin vazifesidir.
İkincisi: Madem Nur Risaleleri medrese malıdır. Siz de medreselerin hem esası, hem başları, hem şakirtlerisiniz. Onlar sizin hakikî malikinizdir.
Üçüncüsü: Tevafuklu Kur'ân'ımız mümkünse fotoğraf matbaasıyla tab edilsin ki, tevafuktaki lem'a-i i'câziye görünsün.
Said Nursî
ba