ve اِذَا وَقَبَ sekiz yüz on (810) ederek, o zamanlarda ehemmiyetli maddî mânevî şerlere işaret eder. Eğer beraber olsa, Milâdi bin dokuz yüz yetmiş bir (1971) olur. O tarihte dehşetli bir şerden haber verir. Yirmi sene sonra, şimdiki tohumların mahsulü ıslah olmazsa, elbette tokatları dehşetli olacak.
On Birinci Meselenin Haşiyesinin bir Lâhikasıdır
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Âyetü'l-Kürsînin tetimmesi olan لاَ اِكْرَاهَ فِى ﴿ الدِّينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ ﴾ مِنَ الْغَىِّ 1 bin üç yüz elli (1350), فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ 2 bin dokuz yüz yirmi dokuz (1929) veya (1928), وَيُؤْمِنْ بِاللهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ 3 dokuz yüz kırk altı (946) "Risaletü'n-Nur" ismine muvafık; بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰى 4 bin üç yüz kırk yedi (1347);
لاَ انْفِصَامَ لَهَا وَاللهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ * ﴿ اَللهُ ﴾ ﴿ وَلِىُّ الَّذِينَ اٰمَنُوا ﴾ * 5
eğer beraber olsa bin on iki (1012), eğer beraber olmazsa dokuz yüz kırk beş (945) (bir şedde sayılmaz), يُخْرِجُهُمْ مِنَ ﴿ الظُّلُمَاتِ ﴾ اِلَى النُّورِ 6 bin üç yüz yetmiş iki (1372) (şeddesiz), وَالَّذِينَ كَفَرُوا اَوْلِيَۤاءُهُمُ ﴿ الطَّاغُوتُ ﴾ 7 bin dört yüz on yedi (1417);