Mektubat

Mektubat, 117. Sayfa

istişhad etti, ağaç da sıdkına şehadet etti. Emretti, yine yerine gidip yerleşti.2
Hazret-i Büreyde İbni Sahibi'l-Eslemî tarikinde, nakl-i sahihle, Büreyde dedi ki: Biz Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanında iken, bir seferde bir a'râbî geldi. Bir âyet, yani bir mu'cize istedi. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etti:
قُلْ لِتِلْكَ الشَّجَرَةِ رَسُولُ اللهِ يَدْعُوكِ * 3
Bir ağaca işaret etti. Ağaç, sağa ve sola meylederek köklerini yerden çıkarıp huzur-u Nebevîye geldi, اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَارَسُولَ اللهِ 4 dedi. Sonra a'râbî dedi: "Yine yerine gitsin." Emretti, yerine gitti. A'râbî dedi: "İzin ver, sana secde edeyim." Dedi: "İzin yok kimseye." Dedi: "Öyle ise senin elini, ayağını öpeceğim." İzin verdi.5
ÜÇÜNCÜ MİSAL: Başta Sahih-i Müslim, kütüb-ü sahiha haber veriyorlar ki:
Câbir diyor: Biz bir seferde Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ile beraberdik. Kaza-yı hacet için bir yer aradı. Settareli bir yer yoktu. Sonra gitti iki ağaç yanına, bir ağacın dalını tuttu, çekti. Ağaç itaat ederek beraber gitti; öteki ağacın yanına getirdi. Mutî devenin yularını tutup çekildikte geldiği gibi, o iki ağacı o suretle yan yana getirdi. Sonra dedi:
اِلْتَئِمَا عَلَىَّ بِاِذْنِ اللهِ Yani, "Üstüme birleşiniz" dedi. İkisi birleşerek settare oldular. Arkalarında kaza-yı hacet ettikten sonra onlara emretti, yerlerine gittiler.1
İkinci bir rivayette, yine Hazret-i Câbir der ki: Bana emretti ki:
يَاجَابِرُ قُلْ لِهٰذِهِ الشَّجَرَةِ يَقُولُ لَكِ رَسُولُ اللهِ اِلْحَقِى بِصَاحِبَتِكِ حَتّٰى اَجْلِسَ خَلْفَكُمَا
Yani, "O ağaçlara de: Resulullahın haceti için birleşiniz." Ben öyle dedim, onlar da birleştiler. Sonra ben beklerken, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm çıkageldi. Başıyla sağa sola işaret etti; o iki ağaç yerlerine gittiler.2
DÖRDÜNCÜ MİSAL: Nakl-i sahihle, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın cesur kumandanlarından ve hizmetkârlarından olan Üsâme bin Zeyd der ki:
Bir seferde, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ile beraberdik. Kaza-yı hacet için, hâli, settareli bir yer bulunmuyordu. Ferman etti ki:
هَلْ تَرٰى مِنْ نَخْلٍ اَوْحِجاَرَةٍ 3 Dedim: "Evet, var." Emretti ve dedi:

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz