Mektubat

Mektubat, 147. Sayfa

kat'î, en sahih haberle, eimme-i hadîs bize diyorlar ki, İbni Mes'ud: "Batn-ı Nahl'de, ecinnîlerin ihtidâsı gecesinde ecinnîleri gördüm ve Sudan Kabilesinden Zut denilen uzun boylu taifeye benzettim. Onlara benziyordular."4
Hem meşhurdur ve hadîs imamları tahriç ve kabul ettikleri Hazret-i Halid ibni Velid vak'asıdır ki, Uzzâ denilen sanemi tahrip ettikleri vakit, siyah bir kadın
şeklinde, o sanem içinden bir cinniye çıktı. Hazret-i Halid bir kılıçla o cinniyeyi iki parça etti. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, o hâdise için ferman etmiş ki: "Uzzâ sanemi içinde ona ibadet ediliyordu. Daha ona ibadet edilmez."1
Hem Hazret-i Ömer'den meşhur bir haberdir ki, demiş: Biz Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanında iken, ihtiyar şeklinde, elinde bir asâ, "Hâme" isminde bir cinnî geldi, iman etti. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, ona kısa sûrelerden birkaç sûreyi ders verdi. Dersini aldı, gitti.2
Şu âhirki hâdiseye, çendan bazı hadîs imamları ilişmişler. Fakat mühim imamlar, sıhhatine hükmetmişler.3 Her neyse, bu nevide uzun söylemeye lüzum yok; misalleri çoktur.
Hem deriz ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın nuruyla, terbiyesiyle ve onun arkasında gitmesiyle, binler Şeyh-i Geylânî gibi aktablar, asfiyalar, melâikeler ve cinlerle görüşmüşler ve konuşuyorlar; ve bu hâdise, yüz tevatür derecesinde ve çok kesrettedir.4 Evet, ümmet-i Muhammed'in (a.s.m.) melâike ve cinlerle temasları ve tekellümleri ise, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın terbiye ve irşad-ı i'câzkârânesinin bir eseridir.
ÜÇÜNCÜ ŞUBE: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın hıfzı ve ismeti, bir mu'cize-i bâhiredir.
وَاللهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ 5 âyet-i kerimesinin hakikat-i bâhiresi, çok mu'cizâtı gösterir.
Evet, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm çıktığı vakit, değil yalnız bir taifeye, bir kavme, bir kısım ehl-i siyasete veya bir dine, belki umum padişahlara
ve umum ehl-i dine tek başıyla meydan okudu. Halbuki onun amcası en büyük düşman ve kavim ve kabilesi düşman iken, yirmi üç sene nöbettarsız, tekellüfsüz, muhafazasız ve pek çok defa suikaste maruz kaldığı halde, kemâl-i saadetle, rahat döşeğinde vefat edip Mele-i Âlâya çıkmasına kadar hıfz ve ismeti, وَاللهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ 1 ne kadar kuvvetli bir hakikati ifade ettiğini ve ne kadar metin bir nokta-i istinad olduğunu, güneş gibi gösterir. Biz, yalnız nümune için, kat'iyet kesb etmiş birkaç hâdiseyi zikredeceğiz.

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz