Mirac gecesinin sabahında, miracını Kureyş'e haber verdi. Kureyş tekzip etti. Dediler: "Eğer Beytü'l-Makdise gitmişsen, Beytü'l-Makdisin kapılarını ve duvarlarını ve ahvâlini bize tarif et." Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman ediyor ki:
فَكَرَبْتُ كَرْبًا لَمْ اَكْرُبْ مِثْلَهُ قَطُّ فَجَلىّ اللهُ لِى بَيْتَ الْمَقْدِسِ وَكَشَفَ الْحُجُبَ بَيْنِى وَبَيْنَهُ حَتّٰى رَاَيْتُهُ فَنَعَتُّهُ وَاَنَا اَنْظُرُ اِلَيْهِ
Yani, "Onların tekziplerinden ve suallerinden pek çok sıkıldım. Hattâ öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Birden, Cenâb-ı Hak, Beytü'l-Makdisi bana gösterdi. Ben de Beytü'l-Makdise bakıyorum, birer birer herşeyi tarif ediyordum."1 İşte, o vakit Kureyş baktılar ki, Beytü'l-Makdisten doğru ve tam haber veriyor.
Hem Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm Kureyş'e demiş ki: "Yolda giderken sizin bir kàfilenizi gördüm. Kàfileniz yarın filân vakitte gelecek." Sonra o vakit kàfileye muntazır kaldılar. Kàfile bir saat taahhur etmiş. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın ihbarı doğru çıkmak için, ehl-i tahkikin tasdikiyle,
güneş bir saat tevakkuf etmiş. Yani, arz, onun sözünü doğru çıkarmak için, vazifesini, seyahatini bir saat tatil etmiştir ve o tatili güneşin sükûnetiyle göstermiştir.1
İşte, Muhammed-i Arabî aleyhissalâtü vesselâmın birtek sözünün tasdiki için, koca arz vazifesini terk eder, koca güneş şahit olur. Böyle bir zâtı tasdik etmeyen ve emrini tutmayanın ne derece bedbaht olduğunu ve onu tasdik edip emrine سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا 2 diyenlerin ne kadar bahtiyar olduklarını anla, اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلَى اْلاِيمَانِ وَاْلاِسْلاَمِ 3 de.
ON SEKİZİNCİ İŞARET
Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın en büyük ve ebedî ve yüzer delâil-i nübüvveti câmi ve kırk vecihle i'câzı ispat edilmiş bir mu'cizesi dahi Kur'ân-ı Hakîmdir. İşte şu mu'cize-i ekberin beyanına dair Yirmi Beşinci Söz, takriben yüz elli sahifede, kırk vech-i i'câzını icmâlen beyan ve ispat etmiştir. Öyle ise, şu mahzen-i mu'cizat olan mu'cize-i âzamı o Söze havale ederek, yalnız iki üç nükteyi beyan edeceğiz.
BİRİNCİ NÜKTE: Eğer denilse, "İ'câz-ı Kur'ân belâğattedir. Halbuki umum tabakatın hakları var ki, i'câzında hisseleri bulunsun. Halbuki, belâğattaki i'câzı, binde ancak bir muhakkik âlim anlayabilir."
Elcevap: Kur'ân-ı Hakîmin her tabakaya karşı bir nevi i'câzı