Mektubat

Mektubat, 256. Sayfa

Yirmi Üçüncü Mektup
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1 * وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * 2
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا بِعَدَدِ عَاشِرَاتِ دَقَۤائِقِ عُمْرِكَ وَذَرَّاتِ وُجُودِكَ *
3
AZİZ, gayretli, ciddî, hakikatli, hâlis, dirayetli kardeşim,
Bizim gibi hakikat ve âhiret kardeşlerin, ihtilâf-ı zaman ve mekân, sohbetlerine ve ünsiyetlerine bir mâni teşkil etmez. Biri şarkta, biri garpta, biri mazide, biri müstakbelde, biri dünyada, biri âhirette olsa da, beraber sayılabilirler ve sohbet edebilirler. Hususan birtek maksat için birtek vazifede bulunanlar, birbirinin aynı hükmündedirler. Sizi her sabah yanımda tasavvur edip, kazancımın bir kısmını, bir sülüsünü—Allah kabul etsin—size veriyorum. Duada, Abdülmecid ve Abdurrahman ile berabersiniz. İnşaallah her vakit hissenizi alırsınız.
Sizin dünyaca bazı müşkülâtınız, senin hesabına beni bir parça müteessir etti. Fakat madem dünya bâki değil ve musibetlerinde bir nevi hayır vardır; senin bedeline "Yâ bu da geçer" kalbime geldi. لاَ عَيْشَ اِلاَّ عَيْشُ اْلاٰخِرَةِ 4 düşündüm.
اِنَّ اللهَ مَعَ الصَّابِرِينَ 5 okudum. 6 اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّۤا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ dedim. Senin yerine
teselli buldum. Cenâb-ı Hak bir abdini severse, dünyayı ona küstürür, çirkin gösterir.1 İnşaallah sen de o sevgililerin sınıfındansın. Sözlerin neşrine mânilerin çoğalması sizi müteessir etmesin. İnşaallah, neşrettiğin miktar bir rahmete mazhar olduğu zaman, pek bereketli bir surette o nurlu çekirdekler, kesretli çiçekler açacaklar.
Bazı sualler soruyorsunuz. Aziz kardeşim, yazılan galip Sözler ve Mektuplar, ihtiyarsız, def'î ve âni bir surette kalbe geliyordu, güzel oluyordu. Eğer ihtiyar ile, Eski Said gibi kuvve-i ilmiye ile düşünüp cevap versem, sönük düşer, noksan olur. Bir miktardır ki, tulûat-ı kalbiye tevakkuf etmiş, hafıza kamçısı kırılmış. Fakat cevapsız kalmamak için gayet muhtasar birer cevap yazacağız.

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz