Mektubat

Mektubat, 356. Sayfa

Cennetin herbir nev'inden birer mehâsini gösterecek bir tarz-ı libası, kendilerine ve hurilerine, rahmet-i İlâhiye tarafından giydirilecek. Ve o müteaddit hulleler bir cinsten, bir neviden olmadığına delil, şu mealdeki hadîstir ki:
"Huriler yetmiş hulle giydikleri halde, bacaklarındaki ilikleri görünür, setretmiyor."1
Demek, en üstündeki hulleden, tâ en alttaki hulleye kadar, ayrı ayrı mehâsinle, ayrı ayrı tarzda hissiyâtı ve duyguları zevklendirecek, memnun edecek mertebeler var.
Ehl-i Cehennem ise, nasıl ki dünyada gözüyle, kulağıyla, kalbiyle, eliyle, aklıyla, ve hâkezâ, bütün cihazatıyla günahlar işlemiş; elbette Cehennemde onlara göre elem verecek, azap çektirecek ve küçük bir cehennem hükmüne gelecek muhtelifülcins parçalardan yapılmış elbise giydirilmek, hikmete ve adalete münafi görünmüyor.
BEŞİNCİ NÜKTE
Sual ediyorsunuz ki: "Zaman-ı fetrette Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın ecdadı bir din ile mütedeyyin miydiler?"
Elcevap: Hazret-i İbrahim aleyhisselâmın, bilâhare gaflet ve mânevî zulümat perdeleri altında kalan ve hususî bazı insanlarda cereyan eden bakiye-i dini ile mütedeyyin olduğuna rivâyat vardır.2 Elbette Hazret-i İbrahim aleyhisselâmdan gelen ve Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmı netice veren bir silsile-i nuraniyeyi teşkil eden efrad, elbette din-i hak nurundan lâkayt kalmamışlar ve zulümat-ı küfre mağlûp olmamışlar. Fakat zaman-ı fetrette,
وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولاً 1 sırrıyla, ehl-i fetret, ehl-i necattırlar. Bil'ittifak, teferruattaki hatîatlarından muahazeleri yoktur. İmam-ı Şâfiî ve İmam-ı Eş'arîce, küfre de girse, usul-i imanîde bulunmazsa, yine ehl-i necattır. Çünkü teklif-i İlâhî irsal ile olur ve irsal dahi ıttıla ile teklif takarrur eder. Madem gaflet ve mürur-u zaman, enbiya-yı sâlifenin dinlerini setretmiş; o ehl-i fetret zamanına hüccet olamaz. İtaat etse sevap görür; etmezse azap görmez. Çünkü mahfî kaldığı için hüccet olamaz.
ALTINCI NÜKTE
Dersiniz ki: "Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın ecdadlarından nebî gelmiş midir?"
Elcevap: Hazret-i İsmail aleyhisselâmdan sonra bir nass-ı kat'î yoktur. Ecdadlarından olmayan, yalnız Halid ibni Sinan2 ve Hanzele3 namında iki nebî gelmiştir. Fakat ecdad-ı Nebîden, Kâ'b ibni Lüeyy'in meşhur ve sarih ve tansis tarzındaki bu şiiri ki,
عَلٰى غَفْلَةٍ يَأْتِى النَّبِىُّ مُحَمَّدٌ * فَيُخْبِرُ اَخْبَارًا صَدُوقًا خَبِيرُهَا * 4
demesi, mu'cizekârâne ve nübüvvettârâne bir söze benzer.

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz