Mektubat

Mektubat, 145. Sayfa

müteessir oldu. Dedi: "Yâ Rab! Senin rızan için, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın biatı ve hizmeti için hicret edip buraya geldim. Benim hayatımda istirahatimi temin edecek tek evlâtçığımı, o Resulün hürmetine bağışla." Enes der: O ölmüş adam kalktı, bizimle yemek yedi.3
İşte, şu hâdise-i acibeye işaret ve ifade eden, İmam-ı Busayrî'nin Kaside-i Bürdede şu fıkrasıdır:
لَوْ نَاسَبَتْ قَدْرَهُ اٰيَاتُهُ عِظَمًا * اَحْيَى اسْمُهُ حِينَ يُدْعٰى دَارِسَ الرِّمَمِ
Yani, "Eğer alâmetleri, onun kadrine muvafık derecesinde azametini ve makbuliyetini gösterseydiler, değil yeni ölmüşler, belki onun ismiyle çürümüş kemikler de ihyâ edilebilirdi."
Üçüncü hâdise: Başta İmam-ı Beyhakî gibi râviler, Abdullah ibni Ubeydullahi'l-Ensârî'den haber veriyorlar ki, Abdullah demiş: Sâbit ibni Kays ibni Şemmas'ın
Yemâme Harbinde şehid düştüğü ve kabre koyduğumuz vakit ben hazırdım. Kabre konulurken, birden ondan bir ses geldi:
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ اَبُو بَكْرِ الصِّدِّيقُ وَعُمَرُ الشَّهِيدُ وَعُثْمَانُ الْبَرُّ الرَّحِيمُ * 1
dedi. Sonra açtık, baktık; ölü, cansız! İşte, o vakit, daha Hazret-i Ömer hilâfete geçmeden, şehadetini haber veriyor.
Dördüncü hâdise: İmam-ı Taberanî ve Ebu Nuaym Delâil-i Nübüvvet'te, Numan ibni Beşir'den haber veriyorlar ki: Zeyd ibni Hârice, çarşı içinde birden düşüp vefat etti. Eve getirdik. Akşam ve yatsı arasında, etrafında kadınlar ağlarken, birden " اَنْصِتُوا اَنْصِتُوا Susunuz" dedi. Sonra, fasih bir lisanla,
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا رَسُولَ اللهِ 2 diyerek bir miktar konuştu. Sonra baktık ki, cansız, vefat etmiş.3
İşte, cansız cenazeler onun risaletini tasdik etse, canlı olanlar tasdik etmese, elbette o câni canlılar, cansızlardan daha cansız ve ölülerden daha ölüdürler!
Amma, melâikelerin Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma hizmeti ve görünmesi ve cinnîlerin ona iman ve itaati, mütevatirdir. Nass-ı Kur'ân ve çok âyatla musarrahtır.4 Gazve-i Bedir'de beş bin melâike, nass-ı Kur'ân ile,5 önde, Sahabeler gibi ona hizmet edip asker olmuşlar. Hattâ o melekler, melâikeler içinde, Ashâb-ı Bedir gibi şeref kazanmışlar.6
Şu meselede iki cihet var:
Birisi: Cin ve melâikenin taifeleri, hayvan ve insanın taifeleri gibi, vücutları kat'î ve bizimle münasebettar olduğu, Yirmi Dokuzuncu Sözde, iki kere iki dört eder derecesinde bir kat'iyetle ispat etmişiz. Onların ispatını o Söze havale ederiz.

SORU & CEVAP
İsminiz Sorunuz