olduğuna binaen; umum ümmetin Resûl-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma salâvat namiyle dualarının neticesinde, Resûl-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın ne kadar yüksek bir mertebede olduğunu gösterir. Duanın da üç nev-i mühimmini zikretmekle beraber, beyan eder ki, duanın en
güzel ve en latif meyvesi, en leziz ve en hazır neticesi şudur ki: Dua eden adam bilir ve dua ile bildirir ki; birisi var, onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder, onun eli herşeye yetişir. Ve bu boş, hâli dünyada o yalnız değil; belki bir kerim zât var, ona bakar, ünsiyet verir, onun hadsiz ihtiyacatını yerine getirebilir. Ve hadsiz düşmanlarını def'edebilir bir Zatın huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah ve sürur duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp, "Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemin" der.
Yirmi Dördüncü Mektubun İkinci Zeyli.... 279-284
Mirac-ı Nebevi ve Mevlid-i Nebeviye (a.s.m.) dair üç mühim suâle gayet mukni ve mantıki ve parlak bir cevaptır. Bu zeyil çendan kısadır; fakat gayet kıymettardır. Mevlid-i Nevebiye (a.s.m.) iştiyâkı olanlar buna çok müştakdırlar.
Hâtimesinde, gayet mühim bir düstur-u mantıki ile, kâinatta en büyük ferd-i ekmel ve üstad-ı küll ve Habib-i Âzam, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm olduğunu ispat eder.
YİRMİ BEŞİNCİ MEKTUP: .... 285
Sûre-i Yâsin'in yirmi beş âyetine dair "Yirmi Beş Nükte" olmak üzere rahmet-i İlâhiyeden istenilmiş; fakat daha zamanı gelmediğinden yazılmamıştır.
YİRMİ ALTINCI MEKTUP:.... 285-318
وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللهِ اِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ * 1
sırrına dair "Hüccetü'l-Kur'ân Aleşşeytan ve Hizbihi" namıyla